Cenevre, 9 Mart – Suriye krizi onuncu yılına girerken, Suriyeliler ağır bir trajedi yaşamaya devam ediyor. Mart 2011’de başlayan çatışmalardan bu yana, her iki Suriyeli erkek, kadın ve çocuktan biri sıklıkla birden fazla kez zorla yerinden edilmiştir. Bugün Suriyeliler dünyadaki en büyük mülteci nüfusunu oluşturmaktadır.
Geçen yıllar boyunca Suriyeliler olağanüstü dayanıklılık göstermiştir. Komşu ülkelerdeki mültecilerin çoğu yoksulluk sınırının altında yaşamlarına devam ederken, aynı zamanda geçimlerini sağlamak ve kendileri ile ailelerine bir gelecek kurmak için çabalamaktadırlar. Evlerine dönmeyi beklerken kaldıkları süre boyunca da kendilerini cömertçe ağırlayan ülkelerin ekonomilerine katkı sağlamaktalardır. Kuzeybatı Suriye’deki çatışmalar Aralık 2019’dan bu yana, yaklaşık bir milyon insanın trajik bir şekilde yerinden edilmesine sebep olmuştur. Öte yandan ülkenin diğer bölgelerinde son derece kötü koşullarda yaşayan birçok aile ve topluluk, yaygın hizmet kesintileri, mülk tahribatları ve ekonomik zorluklara rağmen hayatlarını yeniden kurmaya ve yaşamaya devam etmeye çalışmaktadır.
Geçen dokuz yıl aynı zamanda kayda değer bir dayanışma öyküsüne sahne olmuştur. Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak, Mısır devletlerinin ve halkının yanı sıra bölge dışındaki bazı ülkeler okullarını, hastanelerini ve evlerini Suriyeli mültecilere açarak onlara koruma ve güvenlik sağlamıştır.
Son dokuz yılda donör devletlerin, özel sektörün ve bireylerin cömert katkıları sayesinde uluslararası yardım müdahalesi ölçek ve derinlik olarak genişlemiştir. İnsani müdahale olarak başlayan çabalar, ev sahibi devletlere ve kuruluşlara yapılandırılmış destek sunan, ev sahibi toplumların ve mültecilerin dayanıklılıklarını destekleyen Dünya Bankası gibi önemli kalkınma aktörlerinin çalışmalara dahil olmasıyla katlanmıştır. 2012’den bu yana Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı (3RP) çerçevesinde 14 milyar ABD dolarının üzerinde yardım aktarılmış ve UNHCR ve UNDP eşgüdümünde 200’den fazla partnerden oluşan koalisyonca ulaştırılmıştır. İkili yardımlar ve diğer çok taraflı mekanizmalar aracılığıyla da daha fazlası sağlanmıştır.
BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi şunları ifade etmiştir: “Suriyelilerin cesaret ve dayanıklılığı beni derinden etkiliyor. Her gün acı ve mahrumiyetle karşılaştılar. Suriye krizi onuncu senesine yaklaşırken hem Suriye içinde yerinden edilmiş hem de ülke dışına kaçmak zorunda kalmış Suriyelilerin unutulmaması için tüm dünyaya çağrıda bulunmak istiyorum. Komşu ülkelerin, onlarca yıldır gösterilmiş en büyük dayanışma örneği olan cömertliğini tanımalı ve desteklemeliyiz. Söz konusu yolda ilerlemeye devam etmeliyiz. Daha fazlasının yapılması gerekiyor.”
Gerçekten de, geçen dokuz yılda en büyük güçlük bölgeye, özellikle de Lübnan gibi ekonomik zorluklardan geçen ev sahibi topluluklara verilen desteğin devamlılığını sağlamak ve genişletmek olmuştur. 2019 Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı (3RP), 5,4 milyar ABD dolarına ihtiyaç duyulduğu yönündeki çağrıya karşın yüzde 58’i oranında finansman elde edebilmiştir. Devam eden ihtiyaçlarla mevcut kaynaklar arasındaki fark her geçen gün artmaktadır. Yardımların yetersizliği ve sağlık hizmetleri ile eğitime kısıtlı erişim nedeniyle günlük masraflar artmakta ve mülteci aileler geri döndürülemez bir hassasiyet döngüsüne itilme riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Çaresizlik sebebiyle, bazı mülteciler çalışmak ve aileyi desteklemek için çocuklarını okuldan almak zorunda kalmaktadır. Bazıları da günlük öğünlerinden kısmaktadır. Diğerleri ise istismara ve suistimale açık bir biçimde sokaklara, erken evliliklere ve çocuk işçiliğine yönelmektedir.
Dokuz senedir devam eden kriz bölgenin genelinde izler bırakmıştır. Ev sahibi ülkeler, milyonlarca Suriyeli mülteciyi desteklemeye devam edebilmek, ulusal hizmetlerin yeterliliğini temin etmek ve hem mülteci hem ev sahibi topluluklara yönelik fırsatları artırmak için öngörülebilir ve vaktinde sağlanan finansmana ihtiyaç duymaktadır. Ülkelerine geri dönme haklarından faydalanmak isteyen kişiler için de destek gerekmektedir. Aralık 2018’de BM tarafından kabul edilen Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat, hükümetlere ve özel sektöre, daha öngörülebilir müdahale ve eşit sorumluluk paylaşımı yoluyla mülteci krizlerine yönelik tüm toplumca benimsenmesi gerekli yaklaşımlara dair ayrıntılı bir plan sunmaktadır. Suriyeli mülteciler ve ev sahibi topluluklar buna güvenmektedir.
Dokuz yıllık kriz tüm bölgede iz bıraktı. Ev sahibi ülkeler, milyonlarca Suriyeli mülteciyi desteklemeye devam edebilmelerini sağlamak, başa çıkabilmesini sağlamak ve hem mülteciler hem de ev sahibi topluluklar için fırsatları genişletmek için öngörülebilir ve zamanında finansmana ihtiyaç duymaktadır.
Bu konu hakkında daha fazla bilgi için iletişime geçiniz:
Share on Facebook Share on Twitter