Aisha Slaybi; kurşunlar, bombalar veya savaş dâhil olmak üzere hiçbir şeyin, kızı liseden mezun olana kadar ailesini Halep’ten uzaklaştıramayacağı hususunda kararlıydı.
Takvim 30 Mayıs 2014’ü gösteriyordu ve on gün içinde kızı Fatima Alzahraa Alhamam, sekiz sınavı geçip okul diplomasını eline alacaktı. Ancak o zaman Aisha ve dört çocuğu güvenli bir yere ulaşmak için kaçabilecekti.
İki kez tutuklanan eşi, önceki yıl Türkiye’ye kaçmıştı ve ailesi de onun yanına gitmek istiyordu.
Sıcak bir gündü; Halep yazına özgü donuk bir sıcaklık vardı. Aileye ait kafe bombalandığında, 35 yaşındaki Aisha ve 17 yaşındaki oğlu kafede çalışıyordu. Ağır yaralanan anne ve oğul, yakınlardaki bir hastaneye kaldırıldı. Annesi, Fatima’nın kız kardeşine, olayı Fatima’ya anlatmamasını söyledi.
“O benim her şeyimdi. O benim arkadaşım ve kız kardeşimdi.”
Ertesi gün, Aisha hayatını kaybetti; ancak gözlerini yummadan önce, Aishe’ye, Fatima’nın fizik sınavını tamamladığını söylemişlerdi.
“Anneme sınava girdiğimi ve iyi geçtiğini söylemişler ve annem gülümsemiş.” diyor. “O benim her şeyimdi. O benim arkadaşım ve kız kardeşimdi.” diye ekliyor.”
Fizik sınavında %95 oranında başarı gösteren Fatima, annesi kaybettikten sonraki günlerde, sınavlara girmeye devam etti ve lise diplomasını almaya hak kazandı. Dört kardeş ancak o zaman Türkiye yolculuğuna başladı. Dört kardeş artık babalarıyla birlikte Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde yer alan Gaziantep ilinde yaşıyor.
“Fatima “Izdırabın yaratıcılığı beraberinde getirdiğine inanıyorum.” diyor. “Bunun olumlu bir tarafı da olabilir.”
Aradan iki yıl geçti. Fatima artık 20 yaşında ve Gaziantep Üniversitesinde inşaat mühendisliği bölümünde okuyor. İngilizce ve akıcı bir şekilde Türkçe konuşuyor. Genellikle sakince konuşuyor; ancak karakterinin utangaç bir yanı yok. Çalışma tutkusunu paylaşmaya istekli; e e-posta ve akıllı telefon uygulamaları aracılığıyla sohbet ettiği, birçok ülkeden geniş arkadaş ağıyla iletişim içinde.
Planları arasında, yüksek lisans ve doktora yapmak ve savaş bittiğinde Suriye’ye dönmek var.
Fatima’nın avukat olan babası, kızının öğrenme arzusunu anlayıp; onu, yabancı öğrencilerin üniversiteye girmesi için gerekli olan, uluslararası geçerliliğe sahip Akademik Yeterlilik Sınavına (SAT) hazırlanmaya ve bu sınava girmeye yönlendirdi. Sokaklarda, başkalarının konuşmalarından, arkadaşlarından ve yüzlerce Türkçe şarkı dinleyerek Türkçe öğrendi.
Hemşire olan Türk komşusu, onun için anne yarısı oldu ve hemşirenin kızı ise Fatima’nın en yakın arkadaşı. Fatima’nın üniversiteye başvuru için Türkçe motivasyon mektubu yazmasına yardımcı oldu. Fatima, Türkiye’de 44 üniversiteye başvuru yaptı. 38 ret, 6 kabul aldı.
“Izdırabın yaratıcılığı beraberinde getirdiğine inanıyorum”
Bununla birlikte, Fatima ve diğer Suriyeli öğrenciler için ihtimaller ürkütücü olabiliyor. Türk yetkililerin sağladığı bilgiye göre, Türkiye’de 2,7 milyonun üzerinde Suriyeli mülteci yaşıyor ve onlar için yükseköğretime giden yol zorlu.
Türk hükümeti, devlet üniversitelerine başvuran Suriyeli mültecileri harç ücretinden muaf tutsa da; dil problemiyle mücadele eden ve geçimini sağlamak için bir veya iki işte çalışan Suriyeli genç mültecilerin yalnızca %2,2’si üniversitelere kayıt yaptırabilmiştir. UNHCR tarafından yeni yayımlanan bir rapor; çocuklar ülkelerinden kaçmak zorunda kaldığında ve yaşları ilerledikçe, öğrenme fırsatlarının büyük ölçüde azaldığını ortaya koyuyor.
2015 yılında, hükümet, Türk Üniversitelerinde öğrenim gören çok sayıda Suriyeli mülteciye harç parasını karşılamaları için maddi destekte bulunmuştur.
Bu yıl, Fatima, Türkiye’de, Albert Einstein Alman Akademik Mülteci Girişimi Fonu’ndan (DAFI) Almanya’nın finanse edip UNHCR’nin hayata geçirdiği bursu kazanan 70 Suriyeli mülteciden biri olmuştur ve bu burs ile üniversitede eğitim görürken Fatima’ya her ay harçlık temin edilecektir.
Burs için rekabet sıkıydı. 2015 yılında, 5 bin 800 Suriyeli genç bu bursa başvurmuştur. Bunlara ek olarak ayrılan 700 burs kontenjanının, UNHCR ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTB) ortak yürüttüğü süreçte seçilen kişilere verilmesiyle; Türkiye, en çok DAFI bursu sağlanan öğrencisiye sahip olan ülke olacaktır.
Fatima, telefonunda annesinin bir fotoğrafını saklıyor. Üzerinde uzun gri bir ceket olan Aisha, Halep Üniversitesi’nde hukuk dersindedir. Hafifçe öne eğilerek dimdik oturur.
“Ne zaman bir fırsatla karşılaşırsam, deniyorum.” diyor Fatima. “Annem, ilham kaynağımdı. Babamla 15 yaşındayken evlendi ve dört çocuğu oldu; ancak o zaman liseyi bitirebildi ve üniversitede hukuk okumaya başladı. Ama sonra savaş başladı.”