Grandi Türkiye’nin mültecilere ev sahipliğinde gösterdiği çabaya daha fazla destek sağlanması çağrısında bulunuyor

Türkiye Cumhurbaşkanı ile gerçekleştirdiği toplantıda, BM Mülteciler Yüksek Komiseri Türkiye’nin dünyadaki en fazla mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan ülke olarak üstlendiği rolün övgüyle altını çizdi.

BM Mülteciler Yüksek Komiseri Grandi, bir dayanışma grubunun üyeleri olan Suriyeli mülteci kadınlarla bir arada. © UNHCR/Claire Thomas

 

ANKARA, Türkiye – BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, Perşembe günü Türkiye’nin Suriye’deki savaştan kaçmış olan 3,5 milyon mülteciye ev sahipliğinde gösterdiği cömertliği takdirle vurgulayarak, ülkeye dünyadaki en fazla mülteciye ev sahipliği yaparken üstlendiği rolde daha fazla destek sağlanması çağrısında bulundu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile başkent Ankara’da gerçekleştirdiği toplantıda; Grandi, Türkiye’nin Suriyeli mültecilere gösterdiği misafirperverlik ve eğitim, sağlık hizmetleri ve istihdama erişim sağlayarak benimsediği içerme politikası için müteşekkir olduğunu ifade etti.

Yüksek Komiser “Türkiye’ye ve insanlarına, evlerindeki savaş ve yıkımdan kaçan milyonlarca Suriyeliye güvenlik ve aynı zamanda sığınma alanı sağladı,” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Dünyanın en büyük ekonomilerine sahip olan ülkelerin toplamda ev sahipliği yaptığından daha fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olarak; uluslararası toplum, Türkiye’nin süregelen cömertliğinde dayanışma gösterilmesi bağlamında üzerine düşeni yapmalıdır.”

Türkiye çatışma ve istikrarsızlık ortamında kaçmış olan yüz binlerce kişiye ev sahipliği yapıyor. (Edith Champagme, prodüktör / Houssam Hariri, kamera-montaj)

Suriye’de 7 yıldır devam eden çatışmanın evlerinden kaçmak zorunda bıraktığı 3,5 milyondan fazla mültecinin yanı sıra; Türkiye aynı zamanda Irak, Afganistan ve Somali’nin de arasında bulunduğu ülkelerdeki çatışma ve istikrarsızlık ortamından kaçan yüz binlerce insana da ev sahipliği yapıyor.

Türkiye’deki mülteci nüfusunun yüzde 70’ini kadın ve çocuklar oluşturuyor. Ülkenin ev sahipliği yaptığı mültecilerin yüzde 90’ından fazlası ise kamplarında dışında, ev sahibi halkın üyeleriyle iç içe kentsel ve kırsal alanlarda yaşıyor.

Yüksek Komiser ziyareti sırasında, Suriyeli mültecilerin hizmetlere erişimini sağlamak üzere hükümet tarafından atılan adımların bazılarının altını çizdi. Suriyelilere 2016 yılında çalışma izni hakkı verilmiş olsa da, dil engeli birçoğu için iş bulma çabalarını zorlaştırmaya etmeye devam ediyor ve yetkililer de bu bağlamda dil kursları ve mesleki eğitim kursları açtılar.

“Türkiye’de hayat güzel.”

Ülkede 1 milyon okul çağında Suriyelinin yaşadığı düşünüldüğünde, okula geri dönmelerini teşvik etmek için başlatılan kampanya, 2017-2018 akademik yılında, çoğunluğu devlet okullarında olmak üzere kayıt oranlarının iki katına çıkıp, yüzde 60’a ulaşmasını sağladı.

Dışişleri, İçişleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlarının da arasında bulunduğu üst düzey Türk yetkilileriyle gerçekleşen görüşmelerde; sosyal içermeye yönelik atılan adımların yanı sıra, her iki taraf da üçüncü ülkeye yerleştirme ve diğer yasal yasal yolların sağlanması seçeneklerinin ve şartlar olanak sağladığında gönüllü geri dönüşlerin öneminin altını çizdi.

BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da bir arada. © Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı

 

Grandi, Türkiye’nin mültecilere yönelik kapsayıcı yasal çerçevesinin, UNHCR’nin mültecilere ilişkin hazırladığı ve yılın ilerleyen aylarında BM Genel Kurulu’na sunulacak olan kapsamlı küresel mutabakatın oluşturulmasında yardımcı olacak olumlu bir örnek olduğunu vurguladı.

Üçüncü ülkelere yerleştirilen mülteci sayısının azaldığını üzülerek ifade eden Grandi, hükümetlere daha fazla kontenjan sağlayarak Türkiye ve yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yapan diğer ülkelerle sorumluluk paylaşımında bulunma çağrısında bulundu.

Yüksek Komiser, Bangladeş’te Arakanlı mültecilere sağladığı destek başta olmak üzere küresel insani aktör olarak üstlendiği rol için Türkiye’ye takdirlerini iletti.

Önceki gün Grandi, halihazırda yaklaşık 540,000 Suriyeli mültecinin yaşadığı Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul’da mültecilerle bir araya geldi. Yüksek Komiser genç girişimcilerin, Türk üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin yanı sıra kendisiyle umutlarını ve karşılaştıkları güçlükleri paylaşan Suriyeli kadın destek grubunun üyeleriyle de konuştu.

Halepli üç çocuk annesi 30 yaşındaki Hevin, ailesiyle birlikte 2013 yılında Türkiye’ye geldi. Savaş ve Suriye’nin içinde yerinden edilmenin yarattığı travmanın üstesinden gelirken ve sınırlı kaynaklarla İstanbul’da hayatta kalma mücadelesi verirken Türkiye’deki ilk birkaç yılında karşılaştığı zorlukları anlattı.

Hevin, “Türkiye’de hayat güzel, fakat İstanbul çok pahalı.” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Başlangıçta, en temel ihtiyaçlarımızı karşılamakta bile zorlanıyorduk, fakat ayda 600 Türk lirası (159 ABD Doları) nakit desteği almaya başladığımızdan bu yana çocuklarım için fazladan birkaç şey almaya gücüm yetiyor.”

“Onları desteklemek için mümkün olduğunca

çok çaba harcamalıyız.”

Hevin tek önceliğinin küçük yaşlardaki üç çocuğuna güvenceli bir gelecek sağlamak olduğunu ve okul çağındaki iki çocuğu devlet okuluna gidebildiği için müteşekkir olduğunu söyledi. Aynı zamanda, anadili Arapça olan çocukları için Türk okullarına uyum sağlamanın zor olduğunu belirtti.

Grandi, Hevin ve konuştuğu diğer mültecilerin karşı karşıya oldukları ekonomik ve sosyal güçlükleri anladığını söyleyerek, UNHCR’nin onlara yardım etmek için Türk yetkililerle işbirliği içinde çalışmaya devam edeceği yönündeki taahhüdünü yineledi.

Grandi, “Türkiye, yaptığımız görüşmelerde mültecilerinde de söylediği gibi istikrar ve barış ortamına kavuşan 3,5 milyon Suriyeli mülteciye misafirperverlik gösterdi ve koruma sağladı.” dedi.

Grandi sözlerine şöyle devam etti: “Fakat, hayatları, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde, dil engeli, eğitimde karşılaşılan güçlükler, yasal konular ve maddi sıkıntılar gibi zorluklarla dolu çünkü kaynakları çok kısıtlı. Bu yüzden, onların yaşamlarını iyileştirmek için mümkün olduğunca çok çaba harcamalıyız.”